İtalya’da Stellantis İşçileri, 20 Yıl Sonra Grev Kararı Aldı

İtalya’da otomotiv devi Stellantis, büyük bir işçi eylemiyle karşı karşıya kaldı. Şirketin İtalya’daki fabrikalarında çalışan binlerce işçi, 20 yıl sonra ilk kez greve gitme kararı aldı. Grev, işçilerin çalışma koşullarındaki iyileştirme talepleri ve ücret artışı beklentilerine karşılık Stellantis yönetiminin yetersiz adımlar attığını düşündükleri için başlatıldı.

Stellantis, Fiat, Peugeot ve diğer markaların birleşimiyle oluşan küresel bir otomotiv şirketi olarak, üretim kapasitesini artırmak ve maliyetleri düşürmek amacıyla birçok değişiklik yapma kararı almıştı. Ancak, işçi sendikaları ve çalışanlar, şirketin kârlarını artırma çabalarının, onlara yeterli ücret artışı veya daha iyi çalışma koşulları sağlamadığını savunuyor. Grev kararına yol açan bir diğer önemli etken ise, iş güvencesinin azalması ve bazı fabrikaların kapatılma tehditleri oldu.

İşçi sendikaları, Stellantis’in son yıllarda artan kârlarının çalışanlarla paylaşılmasını ve şirketin İtalya’daki fabrikalarındaki iş güvencesinin korunmasını talep ediyor. Ayrıca, çalışma saatlerinin düzeltilmesi ve sağlık koşullarının iyileştirilmesi de işçilerin öncelikli talepleri arasında yer alıyor. Grev, özellikle Fiat markasının üretiminin merkezi olan Torino ve Melfi gibi şehirlerde yoğunlaşıyor.

İtalya’daki işçi hareketleri, Avrupa genelindeki otomotiv sektöründeki işçi hakları mücadelelerinin bir parçası olarak dikkat çekiyor. Stellantis yönetimi, grevin ardından yaptığı açıklamalarda, işçilerin taleplerini anlamaya çalışacaklarını ancak şirketin rekabetçi kalabilmesi için üretim süreçlerinde bazı düzenlemeler yapma zorunluluğu olduğunu belirtti. Şirket, grevin olumsuz etkilerini en aza indirgemek için müzakerelere devam edeceklerini ifade etti.

Grev, yalnızca İtalya’daki işçiler için değil, küresel otomotiv sektöründeki işçi hakları ve üretim dengeleri için de önemli bir dönüm noktası olabilir. Otomotiv endüstrisi, elektrikli araç üretimi ve dijitalleşme gibi büyük dönüşümlere odaklanırken, işçilerin bu değişimlere nasıl adapte olacağı ve taleplerinin nasıl karşılanacağı büyük bir soru işareti olmaya devam ediyor.